TÜRKİYE VE LÜBNAN’DA YEREL YÖNETİMDE DİRENÇLİLİK (RESLOG)
2016-2020 Suriye krizi için İsveç Bölgesel Stratejisi çerçevesinde, İsveç Yerel Yönetimler ve Bölgeler Birliği (SALAR), bağlı kuruluşu olan SKL International’ın aracılığıyla Suriye’nin komşu ülkelerindeki yerel yönetimlerde dayanıklılık konusunda bir çalışma gerçekleştirmiştir. Ağustos 2016 ve Nisan 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olan çalışmaya dâhil edilen ülkeler Türkiye, Lübnan ve Ürdün olup, aynı zamanda İsveç’teki mülteci kabulü ve yerel yönetime ilişkin kısa bir bakış içermektedir.
Çalışma 2030 Gündemi, genel anlamda İsveç kalkınma işbirliği politikasının ilkeleri ve özellikle İsveç’in 2016-2020 Suriye Krizi için Bölgesel Stratejisi ile ilgilidir. Suriye Krizi meselesi söz konusu olduğunda, özellikle ikinci eylem alanı ile ilgilidir: Fizibilite çalışması raporunun sunulmasından sonra, SALAR ve Sida, çalışmanın bulgularına dayanarak, ileriye dönük yapılacaklarla ilgili iletişim halindedir. Türkiye ve Lübnan olmak üzere, her iki ülkeyi de kapsayan yaklaşık dokuz aylık bir başlangıç safhasına yönelik teklifin, Aralık 2017'de başlayacak şekilde, 2017’nin sonbaharında sunulması karar verilmiştir.
Türkiye aşağıdaki durum ve varsayımlara dayanarak tanımlanmıştır:
- Bölgedeki en fazla Suriyeli mülteci sayısına sahip olması
- Nispeten iyi gelişmiş belediye sektörü
- Yetkili danışmanları ve diğer uzmanlıkları da dâhil olmak üzere, iyi bir iletişim ağına sahip olduğu bilinen SALAR
- Yönetimle ilgili işbirliği yapmaya yönelik istekli olan belediyeler
- SKL International’ın çalışmaya başlamasına yönelik herhangi bir büyük resmi engel olmaması
Geçici Proje Odağı
Türkiye’deki ulusal ve yerel durum fizibilite çalışması raporunda ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Yönetişim ve hizmet sunumu sektöründe sıklıkla karşılaşılan zorlukların arasında:
- Suriyelilerin “geçici koruma altında olan yabancılar” olarak resmi bir statü konumunda bulunmaları, belediyeler için büyük bir mali yük yaratmaktadır. Belediyeler en temel haliyle kendilerine kayıtlı bulunan vatandaşlarına ve düzenli olarak merkezi bütçeden payları ve yerel gelirleri olan Suriyelilere hizmet etmek zorundadırlar.
- Vatandaşlık hakkı bulunmayan Suriyelilere hizmet etmek sosyal yardım gibi bazı hizmet sektörlerinde mevzuata boyun eğmek şeklinde değerlendirilebilir. Her belediye insani yardım yapmak için kendi yönetimlerini idame ettirebilir ve kendi izlenebilirlik raporunu da bu yönde hazırlayabilir. Yasal çerçeve daha net bir açıklama getirene kadar deneyim paylaşımı büyük bir ihtiyaç olmaktadır.
- Giderek artan yerleşimci sayısı var olan sağlık, eğitim, su ve kanalizasyon ve atık toplama vb. alanlardaki hizmetler üzerinde baskı yaratmaktadır. Belediyelerin bunun ile başa çıkmak için yeterli kapasiteleri yoktur. Belediyelerin hem Suriyelileri hem de yerel toplulukları içerisine alan hizmetlerinin daha iyi planlaması konusunda rehberliğe ihtiyaçları vardır.
- Şimdiye kadar Suriyelilere yönelik ana gündem insani destek/yardım içindi ancak şuanda kapsamlı politikalar daha ön plana çıkmakta ve diğer aktörler tarafından da kabul görmektedir. Belediyeler sosyal uyum/entegrasyon ölçüleri/hizmetlerinin tasarlanması ve sağlanması konusuna daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar.
- İnsani yardım sağlanması konusunda, belediyeler ile birlikte aynı sahada pek çok aktör bulunmaktadır. Bu sebeple de, bazı gruplara hiçbir hizmet verilmezken, bazı gruplara da hizmet vermenin ötesinde fazladan, tekrar tekrar hizmet verilmesi sorunu bulunmaktadır. Aynı zamanda insanı yardım alanında da koordinasyon mekanizmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.
- Bakanlıkların ve belediyelerin il müdürlükleri arasında koordinasyon ihtiyacı da ayrı bir meseledir. Bu koordinasyonun daha iyi hizmet temin etmesi ve çoğalma (aynı vatandaşa tekrar tekrar aynı hizmet temin edilmesi) sorunlarını çözmesi umut edilirken, aynı zamanda da belediyelere kendi sınırları içerisinde yaşayan Suriyeli nüfus hakkında var olan bilgilerini güncellemelerine yardımcı olması beklenmektedir.
- Belediyeler arasında ve tek bir belediye bünyesinde koordinasyon ve iletişim - Koordinasyon olmaksızın ek mülteci sorunu ile ilgilenen farklı birimlere sahip olmak veya diğer birimlerin bu sorumluluğun sadece Göç İdaresine Birimi’ne ait olduğunu düşünmek. Bu birimler bazı belediyelerin bünyesine koordinasyonun sağlanması amacıyla kurulmuştur. Belediyelerin problemlerini/karşılaştıkları zorlukları ve gerçekleştirdikleri iyi uygulamaları, var olan yasal temellerdeki çözüm yöntemlerinin karşılıklı tartışılıp paylaşımda bulunulacağı hiçbir resmi alan bulunmamaktadır.
- Türkiye'de sistem yaklaşımı ile çalışmak, ulusal ve yerel düzeyde sorunları ele almak, seviyeler ve aktörler arasındaki bağlantılara ve iletişime odaklanmak ve entegre planlama ile sektörler arası koordinasyonu güçlendirmek anlamına gelmektedir. Türkiye Belediyeler Birliği ve Bölgesel Belediyeler Birliği, merkezi ve yerel düzey arasında da iki önemli bağlantı olarak hizmet etmenin yanı sıra, hedef belediyelerin kimlik kazanmasına yardımcı olmakta ve Türk projesinde önemli ortaklar olarak yer almkatadırlar.
Proje geçici olarak, Türkiye’de aşağıda belirtilen alanlarda çalışmayı önerir:
- Ulusal politika ve yerel gelişme: yerel düzeyde direnç stratejisi ve göç yönetiminin esas yapısını belirleyebilmek adına belediyelerin bütün katmanlarını kapsayan bir politika/strateji çalışma grubu kurmak. Türkiye Belediyeler Birliği, Göç İdaresi ve Yerel Yönetimleri ortaya çıkan neticelere destek sağlar.
- Aşağıdaki maddeler üzerine yasama çalışmalarını başlatmak
- Suriyelileri barındıran belediyelerin gelir hisselerinin gözden geçirilmesi/finansal olarak desteklemek üzere düzenleme yapılması,
- Vatandaş olmayanlara da hizmet ve yardım sağlayabilmeleri için yasal dayanaklar yaratılması
- Vatandaş olmayanlara hizmet ve yardım sağlamak üzere, hibe verenlerle, STK’larla ve diğer kurumlarla işbirliği yapabilmeleri için belediyelere yasal dayanaklar sağlanması. Farklı yasal teklifler için çalışma gruplarının oluşturulması ve ilgili bakanlıklara/kurumlara sunulmak üzere raporların hazırlanması.
İl düzeyinde koordinasyon mekanizmasının kurulması: Bu bir pilot il mülteci komisyonun kurulmasını kapsayabilir (Türk yönetim sisteminde bu tarz bir il komisyonu çocuklar, kadın hakları, kamu yatırımları vb. için kurulmuştur. Bazıları idare kurulunun girişimleri ile kurulmuşken, bazıları meşru olarak kurulmuştur.) Proje özellikle mülteciler konusunda çalışan, kamu ve özel sektörün her üç ayda bir araya gelip, sorunları tartışıp, eylemleri, hizmetleri, uygulamaları ve belge bulgularını paylaşıp, kararlar alıp/kavuzluk ettiği bir il düzeyinde meclis kurma girişimlerinde bulunabilir. Seçilecek bir pilot belediye bu tür bir meclisin sekretaryasını yürütebilir. Cinsiyetçi bakış açısı da bu çalışmaya entegre edilecektir.
Yerel düzeyde entegre planlama:
Mültecilerin, mültecileri destekleyen STK'ların, mülteci araştırmacıların ve ilgili kurumların planlara girdi sağlayabileceği katılımcı mekanizmaları içeren bir stratejik planlama sürecine rehberlik eden belediyelerde yerel düzeyde entegre planlamasıEntegrasyon çalışma gruplarının oluşturulmasına başlanması ve bu grupların belediye sakinleri için hazırlanan plan ve hizmetlere girdi sağlaması
Kapsayıcı ve katılımcı yerel yönetişim: Türkiye'deki bazı belediyelerde, Vatandaş Meclisleri (resmi olarak belediye meclisleri ile bağlantılı), Suriyelileri de içeren mahalle komiteleri oluşturmuştur. Bu modalite, kendi modalitesine de klavuzluk eden SKL Tuselog projesi sırasında incelenmiştir. RESLOG projesi ev sahibi ve Suriyeli vatandaşların (kadınlara özel dikkat göstererek) komiteler kurabileceği ve vatandaşlar meclisi ve belediye ile birlikte çalışabileceği pilot yapılardan belediyelere kadar her birine destek sağlayabilir. Olanak olduğunda, bu bu tür komiteler mahallelerde yerel hizmetlerin eylem planlamasında rol oynayabilir, yani ihtiyaçları analiz edebilir ve mahallelerine gerekli hizmetleri gerçekleştirme konusunda belediyelerle iletişim kurabilir ve işbirliği yapabilirler (örneğin anaokulu, çocuk parkı, atık toplama, sağlık bilgilerinin iyileştirilmesi, sınav hizmetleri vb.)
Sosyal entegrasyon için belediye projelerinin uygulanması: Belediye düzeyinde entegrasyon projeleri tasarlanabilir, test edilebilir, değerlendirilebilir ve deneyim paylaşımında bulunulabilir. Sosyal bütünleşme perspektifiyle hizmet geliştirmek, çocuklar, gençler, mülteci ve ev sahibi toplulukların faaliyetlerini bir araya getirmek ve uygulamak için ortak alan yaratmak olabilir. Yerel projeler aracılığıyla barışçıl bir birlikteliğin ve entegrasyonun teşvik edilmesi, İsveç belediyelerinin ve sivil toplum örgütlerinin paylaşacakları zengin deneyim birikimine sahip bir alandır.
Türk Belediyelerinin Tanımlanması
Başlangıç aşamasının önemli bir yönü, birlikte çalışılacak belediyeleri tanımlamaktır. Örneğin ulusal politika ve yasal gelişme gibi belirli tematik alanlar için coğrafi yayılımı olan daha büyük bir grubun devreye girmesi gerekecektir. Diğer alanlar için, belediye düzeyinde pratik çalışma ile ilgili olarak daha küçük sayıda pilot belediye tanımlanacaktır.
Türkiye Belediyeler Birliği ve Bölgesel Belediyeler Birliği belediyelerin tanımlanması aşamasında irtibat içerisinde olacaklar, ancak projenin ana kriteri şunlar olacaktır: büyüklük; coğrafi konum; Suriye krizinin etkisi: gelişen liderlik; yerel yönetim sistemlerinin geliştirilmesinde istekli olmak; Üst/Merkezi seviyeleri etkileme kapasitesinde olma; diğer destek programlarının varlığı; uluslararası aktörler tarafından aşırı hizmet/yetersiz hizmet ve güvenlik durumu. Belediyeler arasında siyasi temsilin yeterli dağılımı da dikkate alınmalıdır.
İsveç Belediyeleri ve diğer kuruluşların rolü
Fizibilite çalışmalarında da görüldüğü üzere, İsveç belediyeleri, mültecilerin ülkeye gelişi ve değişime ayak uydurması hususunda iyi bir deneyime sahipler. Bu sebeple, genel yönetim ve idare gibi yerel yönetim ve demokrasi süreçlerinde, demokratik karar alma ve vatandaş odaklı yönetimde rol modelleri geliştirmede, genişletilmiş öğrenme ve geliştirme süreçlerinin bir parçası olarak çalışma ziyaretleri düzenleme gibi konularda verimli bir role sahip olabilirler. Ayrıca, SALAR, göç ve yerel yönetim alanında zengin deneyimler yaratmış ve bir dizi belediye ağını yönetmiştir.
Bu zorlu şartlar göz önünde bulundurulduğunda, İsveç belediyeleri ve Türk ya da Lübnan yerel yönetimleri arasında resmi ortaklıkların gerçekleştirileceği öngörülmemektedir. Daha ziyade, başlangıç aşamasında, İsveç’te proje ile bağlantılı ve ihtiyaç durumuna göre iştirak etmeye istekli bir takım belediyeleri belirlemek için araştırma yapılacaktır.